Kedi.

Uzun süre kara kara düşündü. Bir süre sonra duvardaki çatlakları görmez oldu. İlgilendiği tek şey geçmişteki güzel anılarıydı. Daha doğrusu ilgilenmeye çalıştığı tek şey… Odaklanması zordu. Pek fazla oldukları da söylenemezdi o güneşli günlerin. Genelde sis, duman, karanlık. Kafasını yana yatırdı ve nasıl bu konuma geldiğini sorgulamaya devam etti. Elindeki soğuk aletin kabzasını bir an bile duraksamadan hızlıca çenesinin altına dayadı. Birkaç günlük sakallarına batan namlu, heyecan ile bekleşiyordu. Tutuşmaya can atıyordu. Bir can daha eksilse, ne yazardı? Zaten milyonlarcası ekleniyordu saniyede. Gözlerini kapadı ve o bilindik sonu bekledi. İçinde tetikleyici bir dürtü bekliyordu. Kanı donmuştu, olacakları bekliyordu sanki. Her an gelecek darbe ile püskürmeye hazır bir volkan misali, öylece donakalmıştı.
Bir sinek etrafında birkaç tur daha dönmeyi sürdürdü. Sanki kendisi ve vücudundaki her zerre hariç, dünya tüm canlılığını gözüne sokmak istiyordu. Kedi miyavlamaları kapısının önünden geliyordu. Onlara sütü her sabah kim vermeye devam edecekti? Kediler saksılarına zarar verdiği için kendisiyle neredeyse her sabah kavga eden komşusu ilk fırsatta onları kesin zehirlerdi. Çünkü insanoğlu kendi için kutsal olan bir bitkiyi, bir başka canlı için yok sayabilirdi. Tıpkı bir fikri, bir başka fikir karşısında yüceltmeye bayıldığı gibi. Klasik.
Bunalmıştı. Az önceki kararlılığı (belki de, hiç olmayan kararlılığı) son bulmuştu sanki. Derin bir nefes aldı ve son hamleyi yapmak istedi.
Peki ya kediler ne olacaktı?
İyice düşünüp taşınmalıydı. Kendi kendine katlanamayan biri olabilirdi. Fakat birkaç canlıya besin sağlıyordu sonuçta. İyi de bu, bu hayatı çekilir kılar mıydı? Saçmalıyordu. Ter damlacıkları dans edercesine saç diplerinden, birkaç santimlik sakallarına kayıyordu, peş peşe. Yarışı hangisi kazanacaktı acaba? Kulağına daha yakın olan mı, burnunun dibinden kayan mı?
“Yeter!” diye çıkıştı kendine. Sona gelmeyi bile başaramıyordu. Öyle ya, yaşamak kadar, ölmek de bir başarıydı. Bunu düşünememişti.
Hışımla silahı başta gözlerini diktiği duvara fırlattı. Büyük ihtimal emniyeti açık kalmıştı. Silah çarptığı an patladı, pencerenin önünde duvarı tırmıklayan kediyi pas geçip, ardındaki saksıya isabet etti. Topraklar etrafa saçıldı.
Belki ileride bugünü de saksılara karşı zaferi olarak, güneşli bir gün şeklinde anımsardı.