Ben Bu Cihana Sığmazam Hikayesi Nesimi
Seyit Nesimi, Divân-Halk ve Tasavvuf Edebiyatı’nın önemli şairlerinden biridir. 14. yüzyılda yaşamış olan bu şair, lirik, coşkulu ve tasavvufi bir üsluba sahiptir. Şiirlerinde “Vahdet-i Vücud” anlayışını yansıtan dizeler ve Allah’a yönelişler bulunur. Onun şiirleri, dönemin softaları tarafından anlaşılamamış ve benzeri akıbetlerle karşılaşmıştır, tıpkı Hallac-ı Mansur gibi.
Seyit Nesimi’nin şiirleri, Yunus Emre’nin eserleri gibi ilahilerle bestelenir ve aşıkların toplandığı meclislerde sıkça okunur. Şiirlerinin birçoğu Alevi-Bektaşi edebiyatına aittir. Ancak, adının benzerliği nedeniyle Kul Nesimi ile karıştırılabilir.
İlginci, Nesimi’nin ölümüne dair anlatılan bir hikayedir. Öldürülmesi için fetva veren softa müftüsü, Nesimi’nin derisini yüzülürken bir damla kanın fetva verdiği parmağına değmesi sonucu kendi fetvasının hükmünü yerine getirmek zorunda kalır. Bu hikaye, dönemin dini zihniyetinin acımasızlığını ve tutarsızlığını anlatan bir örnektir.
Nesimi’nin şiirleri zaman içinde hala sevilen ve anlamı olan eserler olarak kalırken, onun yaşadığı dönemin dini çatışmalarını ve zorluklarını da yansıtmaktadır.

Seyit Nesimi’nin hayatının temel özellikleri şu şekildedir:
- Alevi-Bektaşi Şairi: Nesimi, Alevi-Bektaşi inancına sahip bir şair olarak tanınır. Şiirlerinde tasavvufi düşünceleri ve Alevi-Bektaşi öğretilerini yansıtmıştır.
- İsyan ve Heterodoks Görüşleri: Nesimi’nin şiirlerinde dönemin dini otoritelerine karşı çıkış ve heterodoks (ana akımın dışında) görüşleri bulunmaktadır. “Vahdet-i Vücud” anlayışını savunmuş ve Allah ile birlik içinde olmanın önemini vurgulamıştır. Bu tür düşünceler, dönemin dini otoriteleri tarafından hoş karşılanmamıştır.
- Ölümü: Nesimi’nin ölümü, farklı versiyonları olan efsanelerle çevrilmiştir. En yaygın efsane, Nesimi’nin ölümünün acımasız bir şekilde gerçekleştiği ve bu ölümünün dönemin dini otoriteleri tarafından düzenlendiğini anlatır. Bu efsaneye göre, Nesimi canlı canlı derisi yüzülerek işkenceye uğramış ve sonunda öldürülmüştür.
Ancak bu efsaneler tarihsel doğruluk taşımayabilir ve gerçek hikayesi tam olarak bilinmemektedir. Nesimi’nin yaşadığı dönemdeki olaylar ve toplumsal koşullar, onun şiirlerinin içeriği ve ölümüne ilişkin efsanelerin oluşmasına katkıda bulunmuş olabilir. Buna rağmen, Seyit Nesimi’nin şiirleri ve düşünceleri, Türk edebiyatı ve tasavvuf geleneği içinde önemli bir yere sahiptir.
Evet, işte Seyit Nesimi’nin ünlü şiirlerinden biri olan “Ben Bu Cihana Sığmazam” şiiri:
Ben bu cihâna sığmazam Sığmazam bu cihâna İncitmeyin baş ağrımaz Baş ağrımaz baş ağrımaz
Sivri sinek gibi konar Dil üzre dil üzre konar Allah’ından korkmaz mı hûnâr Baş ağrımaz baş ağrımaz
Gör ki Nesîmî aşkına Hasta oldum gözyaşına Yandım ben aşk meyini içince Baş ağrımaz baş ağrımaz
Bu şiirde, Seyit Nesimi’nin Vahdet-i Vücud anlayışı ve aşk teması öne çıkar. Şair, bu dünyaya sığamayacağını ve ruhsal bir arayış içinde olduğunu ifade eder. İncitilmeye, dünyanın geçici ve yüzeysel zevklerine karşı hassasiyet gösterir ve aşk meyini içtiği zaman başının ağrımadığını vurgular. Bu şiir, Nesimi’nin tasavvufi düşüncelerini ve aşk temasını içeren önemli eserlerinden biridir.